Esra Üner, sanat hayatının ilk yıllarında 1999-2003 yılları arasında yaptığı çalışmalarla, yaratıcılığını keşfetme yolculuğuna çıkmıştı. Bu dönem çalışmaları daha çok kendini ifade etme üzerine kuruluydu. Sanat hayatının ilk yıllarındaki çalışmaları, daha çok soyut formlardan ve yalın hatlardan oluşuyordu.

Esra Üner’in 2004-2005 yılları arasındaki çalışmaları bir dönüm noktasıydı. Bu dönemde, daha önce kullandığı malzemelerden farklı olarak tuval, kağıt ve kumaş gibi materyalleri bir arada kullanmaya başlamıştı. Bu dönem çalışmaları, sanatın sınırlarını zorlama ve farklı materyalleri bir araya getirerek yeni bir sanat dili yaratma konusunda başarılı bir örnek teşkil ediyordu. Farklı doku ve malzemelere olan arayışı bu yıllarda başlamıştır.

Kendine özgü sanat anlayışını daha da geliştirerek, bu dönem çalışmalarıyla sanat dünyasında ses getirdi.

Aşktan esinlenerek yarattığı eserlerinde, aşkın farklı yönlerini ve anlamlarını yansıtıyordu.

“Aşk” sergisi, Esra Üner’in sanatındaki önemli bir değişimi temsil ediyordu. Bu sergiyle kendi dönüşümünü ve sanata yeni bakış açısını sanatseverlerle paylaştı.

Serginin büyük ilgi görmesinin ardından, Esra Üner’in eserleri birçok farklı sergide ve koleksiyonda yer aldı. Bugün bile, “Aşk” sergisi, Esra Üner’in sanatındaki önemli bir kilometre taşı olarak kabul ediliyor.

Bu sergide yer alan eserler, Esra Üner’in doğadan ilham aldığı renkler ve değişken formlarla yarattığı tuval tablolarından oluşuyor. Bu sergideki her bir eser kendine özgü bir hikaye anlatıyor ve izleyicileri kendine çekiyor. Sanatseverler, serginin içinde kaybolup Esra Üner’in eserlerinin güzelliklerini ve sırlarını keşfetme fırsatı buluyor.

La Vie sergisi, sanatseverleri hayatı sorgulayan etkileyici bir sanat yolculuğuna davet ediyor. Bu sergide, doğum ile ölüm arasındaki geçişin ve hayatın anlamı üzerine derin düşüncelere yolculuk ediyoruz.

Esra Üner’in sanat eserleri, izleyicileri hayatın temel sorularıyla yüzleşmeye çağırırken, insan varoluşunun karmaşıklığını ve hassaslığını yansıtıyor. ‘La Vie’, bu farkındalığı kavramsal bir yaklaşımla ele alırken, eserlerdeki güçlü semboller ve derin anlamlar, izleyicileri düşünmeye ve hissetmeye teşvik ediyor. Esra Üner, renklerin ve formların gücünü kullanarak, duygusal bir etki yaratmayı başarıyor. Her bir eser, doğanın zenginliğini, insanlığın karmaşıklığını ve hayatın kırılganlığını ifade etmek için özenle seçilmiş birer anlatıya dönüşüyor.